Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifinin toplumsal muhalefet duvarına çarptığını belirten DEVA Partili Avşar; “Bundan böyle hükümetin her kafasına estiğini yapma dönemi bitmiştir.”, dedi.
18/07/2024 12:20 | Son Güncelleme : 23/12/2024 15:18 | Okunma Sayısı : 50 | İnce Ayar
Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifinin toplumsal muhalefet duvarına çarptığını belirten DEVA Partili Avşar; “Bundan böyle hükümetin her kafasına estiğini yapma dönemi bitmiştir.”, dedi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar katıldığı bir programda Meclis’e çok tartışmalı olarak gelen ve 22 madde görüşüldükten sonra muhalefetin baskısıyla görüşmelerine ara verilen Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi üzerine konuştu. Avşar, “ideolojik saiklerle, geniş müzakere ve değerlendirmeler yapılmadan, komisyonda tartışmalı olarak iktidarın oy çokluğuyla kabul ettirdiği teklif toplumsal muhalefet duvarına çarptı. Budan böyle hükümetin her kafasına estiğini yapma dönemi bitmiştir.”, şeklinde konuştu.
“Eğitim tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde orta ve uzun vadeli programlarla devletlerin milli bir politikası olarak değerlendirilir.”
Eğitim sistemine ideolojik bir bakış açısıyla bir altyapı verilmeye çalışıldığı bu yüzden maalesef bir türlü iflah olmadığını ve tam bir yazboz tahtasına döndüğünü belirten Avşar; “Eğitim tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde orta ve uzun vadeli programlar olarak hükümetler tarafından devletlerin milli bir politikası olarak değerlendirilir. Bu durum tam demokrasiyi yaşayan ülkelerde böyle olduğu gibi belli bir düzeye gelmiş yarı otokrasi ile hatta krallıkla yönetilen ülkelerde dahi böyledir.”, dedi.
“Her ne kadar milli eğitim bakanlığımız, başında “milli” ibaresini taşıyorsa da orta ve uzun vadeli bir perspektife sahip olduğu söylenemez.”
“Buna karşın her ne kadar milli eğitim bakanlığımız, başında “milli” kelimesini taşıyorsa da orta ve uzun vadeli bir perspektife sahip olduğu söylenemez.”, diyen Avşar; “Son 22 yılda aynı iktidar tarafından yönetilmesine rağmen eğitim politikası bir türlü oturmamış herhangi bir bakanlığın sıradan ve zamanlı normal bir projenin ele alması gibi değerlendirilmiştir.”, dedi.
“Her gelen mevcut sistemin hataları düzeltmek, eksiklikleri gidermek yerine başa sarma metodu sürekli baş vurulan bir yol olmuştur.”
Avşar; “Bakanın değişmesiyle “milli” yani siyaset üstü, kapsayıcı, şahsi ve ideolojik saplantılardan ari olması gereken eğitim sistemi, bakanla birlikte sil baştan olmasa da büyük bir kısmı değişmiştir. Bu durum hataları düzeltmek, eksiklikleri gidermek yerine sürekli baş vurulan bir yol olmuştur. Özellikle son yıllarda bakanların sık sık değişmesi şahsa bağlı ve şahısların zihin dünyasıyla değişen aslında bir noktada sistemsizlik de diyebileceğimiz bu yaklaşım beraberinde başarısız çocuklar, kalitesiz bir eğitim sistemi ve niteliksiz modeller ortaya çıkarmıştır. Böylece sürekli yeni arayışlar ve tutarsız modeller ortaya atılmıştır.”, ifadelerine yer verdi.
“İktidar, üç harfli marketlerin her sokağa açılması gibi her ile-ilçeye üniversite açtı.”
Kendi eğitim hayatından örnek veren Avşar; “Bakın lise yıllarımızda bizde ÖSS vardı. Bu sınavda iyi bir derece yapılıp üniversiteye yerleştiğin zaman, bu günkü durumla kıyasla barınma ve geçinme daha kolay olduğu gibi, daha kaliteli ve nitelikli bir eğitim alınabiliyor ve mezuniyet sonrası mutlaka bir iş bulunabiliyordu.”, dedi.
“Ne oldu peki?”, diyen Avşar; “AKP hükümetlerinin çılgın eğitim politikalarıyla her ilde, sokak aralarında açılan üç harfli marketler gibi apartmandan dönme yerlerde 3 kişinin bir araya gelmesiyle bir vakıf kurup özel üniversiteler açılmasının sonucudur.”, dedi.
“Bu anlayış, nitelikli öğretim üyesi açığı ortaya çıkarmış ve özel tahsisli kadrolar açmıştır.”
Avşar, bu anlayışla, nitelikli ders verecek öğretim üyeleri bulanamadığı gibi, kişiye özel tahsisli kadrolar açıldığı, kalitenin yerle bir edildiği ve mezuniyet sonrası istihdam kaygısı da kalmadığını söyledi.
“Yani bugün bu sistemle, kendi elimizle üniversitelerimizden mezun işsizler ordusu yaratmış olduk.”, diyen Avşar; “Dolayısıyla bu da eğitimin ticari bir faaliyete dönüştüğü, “millilik” fonksiyonundan uzaklaştığı, orta ve uzun vadeli bir perspektife sahip olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.”, şeklinde konuştu.
“Gündemdeki Öğretmenlik Meslek Kanunu yeterince tartışılmamış, Bakan Tekin’in dayatması olmuştur.”
Avşar; Bugün yine Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in geleneği bozmadığını kendi ideolojisini ve kendi perspektifini dayatmaya çalıştığı bir öğretmenlik meslek kanunu ile karşı karşıya kalındığını belirtti.
Bakan Tekin’e sorular yönelten Avşar; “Peki soruyorum Sayın Tekin; Bu öğretmenlik meslek kanunu hazırlanırken bütün eğitim camiasının, sivil toplum örgütlerinin fikirleri dinlenmiş mi? Hayır!
Komisyonda bu iş yeterince değerlendirilip enine boyuna tartışılmış mı? Hayır!”
“Komisyonda, iktidar milletvekillerinin aldıkları direktif gereği cansiperane direnişleriyle karşılaştık.”
Avşar, bütün muhalefet milletvekillerinin komisyonda bu teklif maddelerindeki sakıncaları anlattıklarını ama topyekûn bir direktif alınmış gibi ‘ne olursa olsun bunu savunacaksın’ direnişiyle karşılandıklarını söyledi.
İktidar milletvekillerine seslenen Avşar; “Orada savunacaksınız da değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri, bakın bu iş bir ekonomi paketi değil, ‘sonradan düzeltelim’ olmaz. Bu yargıyla alakalı sonradan tadilat yapılacak bir husus değil, eğitim bu eğitim, çocukların eğitimi. Yani geleceğimiz yani bu ülkenin istikbali, dedik ama ne yazık ki, dinletemedik. Direktif çok sağlam alınmış anlaşılan.”, şeklinde ifadeler kullandı.
“Bizim görüşümüz hâkim olsun” gibi tekçi bakış açısı Ak Parti'den öncekilere nasıl kazandırmadıysa AK Parti'ye de kazandırmaz.”
“Milli bir politika olmayınca, çağın gereklerine uygun yarının büyüklerini yetiştirme ideali olmayınca, ideolojik ve siyasi ritüeller ağır basınca maalesef, ticari kaygılar, popülist uygulamalar ve kalitesiz eğitim ve niteliksiz olarak mezun olmuş işsizler ordusu oluşur.”, şeklinde konuşan Avşar; “Bununla birlikte kendi zihin dünyasına uygun ortamı ve şartları sağlayıp kayırmacılık ve adamcılık yaklaşımı, “bizim görüşümüz olsun” gibi tekçi bir bakış açısı Ak Parti'den öncekilere nasıl kazandırmadıysa, AK Parti nasıl ona itiraz olarak iktidar olduysa AK Parti'ye de hiçbir şey kazandırmaz.”, dedi.
“Milletle inatlaşmayı şaka zannettiniz. Akl-ı selimle, istişare ve müzakere ile hareket etmek zorundasınız.”
“Bunlar milletle inatlaşmayı şaka zannediyor. Bildiklerinden geri durmuyorlar. Bilmiyorlar ki; milletle inatlaştıkları için bir ideoloji üzerinden eğitim politikası yürütmeye çalıştıkları için 30-40 senelik nesil kayboldu.”, diyen Avşar; “Buradan çağrımız, akl-ı selim olmaları gerektiğidir. Biz demiyoruz ki; sadece muhalefeti dinlesinler, DEVA Partisi'ni dinlesinler, CHP’yi dinlesinler, hayır. Bizim zaten eğitimle ilgili çalışmalarımız, politikalarımız ortada ama geniş bir çerçevede ele alması gerekir.”, şeklinde konuştu.
Avşar, öncelikle Sayın Bakanının şu Millet Meclisi’ne bir zahmet gelip hem milletvekilleriyle hem eğitimle ilgili sivil toplum örgütleriyle, uzmanlarla geniş geniş oturup istişare etmesi ve böylece toplumun ortak aklıyla, ortak kanaatiyle bir milli eğitim politikası ve bir kanun tasarısı çıkarması gerektiğini söyledi.
“‘Ben yaptım oldu’ devri artık geride kaldı.”
Avşar; “‘Ben yaptım oldu’ devri artık geride kaldı. Bugün AK Parti onu bir kez daha görmüştür. Bir yasa gönderdiler ve ‘biz hala iktidarız ne olursa olsun Meclis’te onay alırız, geçer’, dediler. Ama artık iş öyle değil. Artık toplumsal muhalefet çok daha büyük bir boyutta. Muhalefet milletvekilleri, -biz- her şeyi okuyoruz, her şeyi takip ediyoruz, her şeye itirazımızı toplumla beraber örgütlü bir şekilde vatandaşla ve bu işin mağdurlarıyla dile getiriyoruz. Gerekirse de bu anlamda Meclis’in çalışmasını daha verimli kılmak üzere uzaması için gayret ediyoruz.
O eskisi gibi değil artık hiçbir şey. Dolayısıyla İktidar ya muhalefetin tüm kesimleriyle istişare halinde, müzakereye açık olur ve çalışırlar ya da bu milletin aleyhine gördüğümüz hiçbir kanun teklifi bu Meclis’ten geçmeyecektir.”, şeklinde konuştu.